top of page

  • Yazarın fotoğrafıemre

Haritadan Yer Beğen-1

Güncelleme tarihi: 23 May 2018



Bu yazı ani bir kararla, bilmedikleri yerlere sırayla gitmeye karar vermiş dört arkadaşın, dört farklı tatilini anlatacak. Yazı boyunca katılımcıların kariyerlerine (hepsi de inanılmaz kariyerli, Türkiye’nin geleceği olan insanlar gerçekten 😊) olumsuz bir etkisi olmasın diye rumuzları kullanacağım.

Şimdi, akla hemen gelebilir, bilinmeyen yere gitmek ne demek? Fikrin sahibi Bozkırınrüzgarı42 bunu bir iş gezisinde kabaca Alman bir arkadaşından duyuyor. Sonra kendisi ekibin beyni olduğu için düzenleyip ekibe fikir olarak sunuyor ve tabi ki kabul ediliyor 😊 Bu organizasyonun ana fikri şu şekilde; herkes sırayla bir tatil organize edecek, en fazla 3 gece olacak şekilde. Organizasyonu yapan kişi uçak biletlerini ve oteli ayarlamak ve almaktan sorumlu. Diğerleri de gidilen yerdeki kalan tüm harcamaları yapmaktan. Gidilecek yer hakkında tarih bilgisi dışında hiçbir bilgi verilmiyor. En fazla yanınıza mayonuzu ya da yağmurluğunuzu alın şeklinde temel bilgiler. Herkesin Schengen vizesi olmak zorunda ya da tercihen vizesiz bir ülkeye de gidilebilir. Temel kurallar bu şekilde belirlendikten sonra sıra kuraya geliyor.

Ekip bir gün rakı masasındayken kuralar çekiliyor. Kura çekimi sırasında, Tuzgölüçapkını06.5 özel durumu nedeniyle sona bırakılıyor, başlarına geleceklerden habersiz. Kura kalanlar arasında çekilyor ve sıralama; Gizemliprens06, Uçanyiğido58, Bozkırınrüzgarı42 ve Tuzgölüçapkını06.5 şeklinde gerçekleşiyor.

İlk nereye gideceğimiz konusunda espriler, tahminler havada uçuşurken sonunda o gün geliyor. Uçağa gitmeden bir gece önce birinin evinde buluşuluyor. Sabah kalkılıp havaalanın yolu tutuluyor. Diğer üç kişi hiçbir şey bilmediği için tamamen Gizemliprens06’nın yönlendirmeleriyle ilerliyoruz. Check-in işlemini bileti alan kişi yaptığı için o işlem sırasında da öğrenme şansın olmuyor. Daha sonra biniş kartlarını pasaportların içine katlayarak koyuyor ve polis kontrolüne öyle gidiyoruz. Polis kontrolü sırasında da bakmıyoruz ve yine biniş kartlarını katlayarak yerleştiriyoruz pasaporta. Böylece uçağın kapısından önce hiçbir şekilde nereye gideceğimizi öğrenme şansımız olmuyor, bunu da zaten istemiyoruz.

Check-,n işleminden sonra bir yere oturup bir şeyler yiyip içerken saatin gelmesi bekleniyor. Sonunda saat geliyor ve kapılara doğru ilerleniyor. Kapılara giderken ister istemez kafanı kaldırıp o saatte olan uçaklara bakıyorsun ve kafanda bir sürü yer geçiyor. Sonunda bir kapının önünde duruyoruz ve ilk durak St. Petersburg. Ben özellikle gitmediğim için çok seviniyorum. Hemen uçakta kutsal topraklara gitmenin verdiği mutlulukla pozu yapıştırıyoruz 😊



İndiğimiz zaman bizi Gizemliprens06’in iki kadın arkadaşı karşılıyor, gezi hakkında bir fikrimiz olmadığı için bu durum da bizi şaşırtıyor biraz. Sonradan bunlardan birinin yengemiz olacağını nerden bilebiliriz ki. Her şeyi kurnazca planlamış Gizemliprens06 ve bizi de kobay olarak kullanmış. Ama oteli merkezden ayarlamış yalan yok. Otele yerleştikten sonra hemen dışarı atıyoruz kendimizi ve bir bara oturuyoruz hep beraber. Bu sırada Gizemliprens06 ve yengemiz ortadan kayboluyor ve biz kalan üç, diğer arkadaşla saatlerce oturmak zorunda kalıyoruz. Zaman fazla olunca en çapkınımız Uçanyiğido58 boş durmuyor 😊


Sonunda hasret gideren çift yanımıza geliyor ve o gece için bir kulübe gidiyoruz ve sonra otele bir eksik olarak dönüyoruz, Gizemliprens06 adı gibi gizemli şekilde kayboluyor yine. Sabah kalkıp biraz bekledikten sonra şehri üçümüz gezmeye karar veriyoruz. Sanat ve tarih konusunda en iyimiz, Tuzgölüçapkını06.5 şehrin sanat ve kültür ortamına kendini kaptırıyor.


Kafamıza göre şehri geziyoruz ama ana hedefimiz Hermitage Müzesi. Yol üstünde birkaç tane güzel kare yakalıyoruz.




Sonunda müzeye varıyoruz, çok büyük ve görkemli bir müze. Hızlıca bir tur atıp eserlere bakıyoruz. Ama en güzel bakışı bu işin üstadı Tuzgölüçapkını06.5 yapıyor tabi ki. Daha sonra bu foto Sabahattin Ali’nin Kürk Mantolu Madonna kitabından bir sahne olarak da algılanıyor.



Kendimizi şehrin büyüsüne kaptırıp uzaklara dalıyoruz, bir taraftan da kankamız Gizemliprens06’nın ne durumda olduğunu düşünüyoruz.


Biz kara kara düşünürken sonunda haber geliyor. Kendimizi dertleşmek üzere bir bara atıyoruz. Biz kara kara düşünürken sonunda haber geliyor. Gizemliprens06 ayrılmanın verdiği acıyla fazla duramayıp otele dönüyor, biz de biraz daha takılıp geç saatte otelimize dönüyoruz. Bu şekilde St. Petersburg macerası ilk gezimiz olarak sona eriyor.


Hedefimiz dört geziyi de bir sene için de tamamlamaktı ama maalesef herkesin programları, aramızdan birinin pilot olması nedeniyle organizasyon istemesek de aksıyor. Buna bir de Tuzgölüçapkını06.5’nın tüm uyarılarımızı görmezden gelip Schengen vizesini almaması eklenince ikinci gezimize eksik gidiyoruz. Kendisi belki de en keyifli gezilerden birini kaçırıyor. Çünkü yeni gezi Riga ve Talin’e. Ben bu iki şehre de çok seviniyorum çünkü daha önce gitmediğim ama gitmeyi planladığım şehirler ikisi de.

Uçanyiğido58 güzel bir organizasyonla önce bizi Riga’ya götürüyor. Airbnb’den güzel merkezi bir yerde ev tutmuş, kolaylıkla eve vardıktan sonra hemen evin altındaki güzel bir restorana gidiyoruz.

Letonya’nın biraları cidden çok güzel. Keyifli bir yemekten sonra odamıza dönüyor ve dinleniyoruz. Ertesi gün şehri geziyoruz biraz.


Sonra birden bir konser ilanı görüyoruz, kilisenin birinde Bach müzikleri yapılacağı yazıyor. Normalde böyle şeyleri ben severim ama genel düşünüp bence gitmeyelim diyorum. Ama bizim diğer iki arkadaşın yönlendirmesiyle gitmeye karar veriyoruz, hem de biraz daha fazla para verip önlerden bilet alarak. İçeri giriyoruz, bir konser ortamı bekliyoruz ama yok. İnsanlar oturmuş saygılı saygılı bekliyorlar. Biz de yerimizi alıp beklemeye başlıyoruz. Zamanında konser başlıyor. Şarkıları kilisenin büyük orguyla çalıyorlar. Ortam tam bir huşu içinde. Kısa sürede büyük bir ağırlık çöküyor, gözlerim kaymaya başlıyor derken ben birkaç dakika kopuyorum ortamdan. Kendime geldiğimde bizimkiler çoktan sekizinci rüyalarını görüyorlar. Aşağıdaki video her şeyi özetliyor, fazla tanıma gerek yok 😊

Ama bu yoğun sanatsal aktiviteye alışık olmayan sadece bizler değilmişiz ki beş altı eserden sonra salondan kopmalar başlıyor. O kopmanın verdiği güvenle biz de kendimize gelip çıktık kiliseden. Gizemliprens06’nın dediği gibi başımıza ciddi bir Bachtsızlık geldi 😊 Fakat bu başımıza gelecek ilk ve tek Bachtsızlık değildi. Konserden çıktıktan sonra bir çılgınlık edip bisiklet kiralayıp şehri gezmeye devam ediyoruz.


Akşam da çeşitli mekanları gezdikten sonra, oturduğumuz yerde üç tane Letonya’lı kızla tanışıyoruz, onlar da aramızda olmayan ve doğum günü olan arkadaşımız Tuzgölüçapkını06.5 için uzak diyarlardan kutlamalarını iletiyorlar.

Ertesi gün Talin yolculuğu var ve Uçanyiğido58 bunu şehirler yakın olduğu için otobüsle planlamış. Otobüse bindik, Riga-Talin arası yaklaşık 4 saatlik bir yolculuk. Otobüs boş denebilir, rahat rahat gidiyoruz. Sonra bir yerde mola veriyor otobüs ve o zamanlar sigara içen Gizemliprens06 aşağı iniyor, Uçanyiğido58 de ona eşlik ediyor. Sigarayı içtikten sonra yandaki büfeye çikolata almaya kadar gidiyorlar ki otobüs bir anda hareket ediyor. Ben noluyor diye düşünürken, hemen arkadan şoföre koşup, arkadaşlar daha gelmedi diyorum, o da beni ilgilendirmiyor, otobüsün hareket saati geldi diyor. Ben dumur olmuş bir şekilde napsam diye düşünürken, öylece kalakalıyorum. Adama içimden atarlanmak geliyor ama bir taraftan da neye atarlancaksın adam doğruyu yapıyor. Öylece hemen arkaya dönüp, eşyalarını kontrol ediyorum. Nerdeyse her şeyleri otobüste kalmış, hatta Uçanyiğido58’in telefonu bile otobüste. Ben hemen telefonla Gizemliprens06’yı arıyorum. Önce ulaşamıyorum ve panik bir şekilde devam ediypr. Ben kafamdan giderim onları orada beklerim diye düşünürken, bir süre sonra konuşmayı başarıyoruz. Onlar da kısa bir şok anından sonra, orada bir görevli bulup durumlarını anlatmışlar, sonra görevli bunlara acıyıp bir sonraki otobüse ücretsiz almış. Bu arada da anın fotoğrafını çekmeyi unutmamışlar 😊 Hallerinde pek de şikayetçi gözükmüyorlar ama 😊


Ben Talin’e varıp otobüs terminalinde kahvemi içtikten sonra birbirimize kavuşuyoruz. Uçanyiğido58’in süper merkezi bir yerde ayarladığı eve geçip hemen gezmeye başlıyoruz, Talin’de tek günümüz var sonuçta.




Talin gayet sıradan bir gezi oldu bizim için, Riga’da o kadar yaşadıklarımızdan sonra. Haziran ayında orada olduğumuz için nerdeyse hiç gece olmuyordu, onu kullandık. Gece 5-6 gibi eve gittiğimizi hatırlıyorum ve hava hala tam olarak kararmamıştı. Eve gitmeden önce de bir pizzacıya gidip uyumadan hemen önceki çorbacı hasretimizi gideriyoruz.



Bu geziyi tüm çılgın yaşanmışlıklarıyla bir kenara bırakıp, yüzümüzde tebessümle ayrılıyoruz Talin’den.


Çılgın Anadolu kaplanlarının maceraları bir sonraki bölümde, değişik şehirler ve ülkelerle devam edecek 😊

203 görüntüleme1 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page